Mütevelli Heyet Başkanı Ruhi Engin Özmen'in

Mütevelli Heyet Başkanı Ruhi Engin Özmen, Turktrade Durum Dergisi  Aralık ayı sayısında yayınlanan röportajında Dünyadaki Ekonomik Kriz ve Lojistik Sektörü ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Lojistik yönetiminin aslında bir kriz yönetimi olduğuna, ekonomik krizin gerçek profesyoneller ile amatörleri birbirinden ayıracağına ve profesyonellere fırsat sunacağına değenen Özmen, Lojistik sektöründeki birçok fırsattan bahsetmiş ancak bu fırsatlardan yararlanmanın yetişmiş iş gücüne bağlı olduğunu vurgulayarak sadece sektöre iş gücü sağlama'nın yanında istihdamdaki iş gücünün de sürekli olarak eğitilmesinin gerekliliğinin üzerinde durmuştur.

Dünyadaki kriz aslında birçokları için iki sene öncesinden net sinyaller veren ve tahmin edilen bir kaos oluşturdu. Basit bir yaklaşımla, ekonomik kriz aslında lojistik sektörü için birçok fırsat sunmaktadır. Reel
sektör açısından bakıldığında işletmeler için olumlu ve olumsuz etkiler yaratan küresel gelişmeler içinde bulunduğumuz lojistik çevrede birçok açılımı barındırmaktadır.
Herkes farkındadır ki, lojistik yönetimi aslında bir kriz yönetimidir.

Nedenine gelince; bir pilot düşünelim, bu pilotun başarısı açık havada uçağı güvenle uçurup sonra yere indirmesi midir, yoksa uçağı yağışlı veya sisli havada uçurup yolculuğu başarı ile tamamlaması mıdır? Elbette sizin yeteneğiniz puslu ve belirsiz ortamlarda ortaya çıkacak ve kendini ispatlayacaktır. Aslında “her kriz fırsattır” sözünün içinde de bu gizlidir.

Yani kriz gerçek profesyoneller ile amatörleri ayıracak ve profesyonellere fırsatlar sunacaktır.
Bugün dünyadaki ekonomik kriz sonuçta sizi, nerede olduğunuzu ve kim olduğunuzu test
ederek, hakkettiğiniz yere oturtacaktır. ABD ve AB ülkelerinin ithalatı kısmanın yollarını şimdiden aradığı bir ortamda ve yine ABD ve AB’de tüketici güven endeksleri son onbeş yılın en düşük seviyesine gerilediği bir ortamda lojistik sektörü tüm bu olanlardan etkilenmez demek yanlış olur. Dünyanın en büyük tüketim pazarları
nda insanlar harcamalarını kısmayı veya ertelemeyi daha fazla düşünmektedir. Bu durum bu ülkelerde reel sektörlerin büyük bir durgunluk ile karşı karşıya kalacağını göstermektedir.
Örneğin, Reuters Haber Ajansının ABD’de 3P lojistik firmaları ve karayolu taşımaları yapan şirketlerin CEO’ları arasında yaptığı bir araştırmada, özellikle perakende, otomotiv ve elektronik gibi lojistikte dış kaynak kullanan sektörlerde büyüme beklentilerin en düşük seviyeye düştüğü ve maliyet indirimi talepleriyle lojistik
şirketlerinin kapısını çalmaya başladığı kaydedilmektedir.
Dikkat edin rekabet için kapısı çalınan yine lojistik şirketler olmaktadır. Bu, lojistik
şirketlerde rekabet yok demek değildir!

Lojistik sektöründe de her sektörde olduğu gibi rekabet var. Ancak, lojistik sektöründe rekabete, kimin daha hızlı ve daha güvenilir olduğunu belirleyen bir yarış olarak bakılmaktadır. Son yirmi yıldaki değişim lojistik sektörü açısından inanılmaz olmuştur. En önemlisi, lojistik sektöründe bilgi teknolojileri artık çok fazla kullanılmakta, iş yapma biçimleri sürekli yenilenilerek daha da uzmanlaşılmakta ve müşteriye daha özel hizmetler sunulmaktadır.
Bunun için de yeni teknolojinin kullanması şart hale gelmektedir. Yine son birkaç yıl içersinde internet, lojistiğin vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Teslim etmemiz gereken mal ya da evrakın teslim süreci ile her türlü bilgiyi anında müşterinize iletmeniz gerekmektedir. Bu, lojistik için son derece önemlidir. Müşteri güveni ancak bu sayede kazanılabilinir. Sektörde trend, daha sofistike olmaya doğru bir yön izliyor. Lojistik işi yapan her firmanın artık bu işi yapabilmek için daha hızlı ve daha güvenilir olma şartlarını yerine getirmesi gerekmektedir. Esas olarak “müşteri memnuniyeti” ele alınmalıdır. Müşteri tatmini hele kriz ortamında en üst düzeye çekilmelidir.

Aksi takdirde size güvenerek birçok sırrını paylaşan müşteriniz bu belirsizlik ortamında birden bire sizden vazgeçebilir. Çünkü rekabet etmek için, yani var olmak için sizi çözüm noktası olarak görmektedir.
Yani müşterisi ve müşterisinin beklentileriyle bütünleşmiş ve çözüm oluşturan bir lojistik hizmet şarttır. Dolayısı ile güvene, işbirliğine ve paylaşmaya dayalı yaklaşımlar daha da önemli hale gelmektedir.
Bahsettiğimiz çözümler için öncelikle kendi ayaklarımızı sağlam zemine basmak zorundayız. Tüm sektörlerin ayaklarını bastığı bu zemin ekonomidir, o da krize girmişse ne yapmalıyız?
Asıl cevabını bulmamız gereken soru budur.
Lojistik sektörü için ana risk unsurları olarak şunları sayabiliriz: Bunların başında artan
petrol fiyatları gelir. Bir diğeri kullandığımız kredilerimiz eğer döviz kredisi ise, ya da araçları
mız döviz üzerinden leasing yapılarak temin edilmişse, bu durum da karşımıza bir risk unsuru olarak çıkmaktadır. Ortaya çıkacak olan bir diğer risk alanı ise şirketlerin lojistik hizmet sağlayıcısından beklentilerini artırıp, yine lojistik hizmet sağlayıcısına olan borçlarını erteleyerek nakit ihtiyacını bu borçlardan karşılama
düşüncesidir. Bu durum lojistik sektörü için son derece kaygı vericidir. Rekabetin odaklandığı noktanın, yani lojistiğin likidite sıkıntısına girmesi lojistik sektörü açısından azımsanmayacak
cinsten bir etki oluşturmaktadır.

Lojistik sektörü, hassas yapısı itibarıyla olumsuzluklardan belki de diğer sektörlere göre çok daha hızlı etkilenmektedir. Bu etkilenme her zaman olumsuz anlamda da olmayabilir ve farklı çözümlerin üretilmesine vesile olabilir. Yugoslavya örneğinde olduğu gibi, kara yolu geçişleri tıkanan nakliyeciler çareyi ‹talya'ya
sefer yapmaya başlayan Ro-Ro'larda bulmuşlardı. Yani kriz bir fırsat daha sunmuştur ve kurulan bu sistem de son derece profesyonelce gelişerek, günümüzde taşıyıcının vazgeçilmez seçenekleri arasına girmiştir. Lojistik servis sağlayıcılar riskli ortamları çok yakından takip edip, gerekli öngörülerde bulunmak zorundadır. Her türlü esnekliğin var olması gereken yapılar sayesinde, sahne üzerinde değişen dekora göre oluşmuş yeni oyunda
bir rol yakalayıp hizmetlerini sunmaya devam etmeli ve müşterisine bu belirsiz ortamda destek olmalıdır.
Lojistik sektörünün iç ve dış ticaret için önemini de göz önüne alarak, transit ticareti
düşünerek bu resmin yanına, Türkiye'nin Avrupa'nın en büyük karayolu nakliyesine sahip olduğunu, deniz taşımacılığında da avantajlı bir konumda bulunduğu gerçeğini koyacak olursak,
bahsedilen konunun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Gelecek yıllarda lojistik sektörü rekabet gücümüzün ayrılmaz bir parçasıdır olacaktır. Çünkü Türkiye; dağıtım ve toplama merkezi olabilecek durumdadır. Türkiye'ye gelen her
yabancı yatırımcı; öncelikle insan kaynağının yatırıma uygun olup olmadığını, lojistik hizmet sağlayıcıların ve alt yapının durumunu sorguladıkları biliyoruz. Ancak hepimizin bildiği üzere altyapı eksikliğimiz de vardır. Bunlar bir an önce giderilmelidir.

Türkiye’de lojistik sektörünün, doğrudan yaşanan ekonomik krizle ilgisi bulunmayan, çok önemli bir sorunu da bulunmaktadır. Bu sorun sektörde yaşanan nitelikli işgücü ihtiyacıdır. Bu sebeple kurduğumuz Beykoz Lojistik
Meslek Yüksek Okulu lojistik sektörünün ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünü sağlamak için gerekli alt yapıyı ve olanakları oluşturarak öğretime başlamış bulunmaktadır. Sektörün ihtiyaç duyduğu işgücünü uluslararası standartlarda
yetiştirmek için yurtdışı akreditasyonlar ve işbirliklerine önem verilmektedir. En büyük yatırım insana yapılan yatırımdır. Eğitime yapılan yatırımlar ekonomik krizden daha kolay çıkmamızı sağlayacaktır.
Öte yandan 2023'te 1 trilyon dolarlık dış ticareti gerçekleştirmek için diğer altyapılar da
şimdiden planlanmalı, sektörel verimliliği artırmak için gerekli yatırımları gerçekleştirmeliyiz.
Çünkü ABD’de başlayan ve dünyayı saran bu büyük kriz yatırım ve işletme maliyetlerinin aşağıya çekilmesini ve bu doğrultuda fırsat avantajı sağlayacak yeni lojistik lokasyonlarda var olmayı gerektirmektedir. Bunun için bölgesel
pazar arayışları orta ve uzun vadede Türkiye için yeni çözümler sunmaktadır. Dünyadaki lojistik akışı için Ortadoğu, Kafkasya ve Asya coğrafyası dikkat çekicidir. Türkiye’nin bu coğrafyadaki önemi her geçen gün daha da artmaktadır.

Yetişmiş iş gücünüz olmadan sadece konumunuzla bu fırsatlardan yararlanmanız mümkün görünmemektedir. Konuya neresinden bakarsanız bakın işin gelip eğitime dayandığını göreceksiniz. Bu amaçla bu öğretim yılında 350
öğrenciyle Uluslararası Lojistik ve lojistikle ilgili diğer alanlarda öğretime başladık. Bu öğrencilerimiz sektörün ihtiyaç duyduğu ve aradığı ilk mezunlarımız olacaklar. Eğitim konusunu yalnızca sektör için yeni mezunlar olarak görmemeliyiz.

Lojistik sektöründe halen istihdamdaki işgücünün de sürekli olarak eğitilmesi, geliştirilmesi gerekmektedir. Böyle bakıldığında Beykoz Lojistik Meslek Yüksek Okulu’na birçok görev düşmektedir.
Bir diğer husus lojistik sektörü içersinde en büyük paya sahip taşımacılık maliyetinin, taşıma modları arasındaki verimliliği, maliyet etkin çözümlerle ele alınması gerekliliğidir. Taraf olunan uluslararası yasalar için gerekli alt yapı çalışmaları yapılmalı, tamamlanmalı, etkin denetleme yapılmalı ve bu alanlardaki politikalar belirlenerek
bir an evvel uygulamaya sokulmalıdır.
Kriz ancak bu şekilde fırsata çevrilebilir.

(Yazıyı PDF formatında bilgisayarınıza indirmek için lütfen tıklayınız.)

Bu içerik 25/05/2016 tarihinde güncellenmiştir.

HABERDAR OLUN

Beykoz Üniversitesini yakından takip etmek çok kolay, yapman gereken tek şey mail adresini bizimle paylaşmak. Haftalık bülten ile yaklaşan etkinlikler, haberler ve daha birçok konudan anında haberdar olabilirsin.

Tercih Danışmanlığı