“Arşiv yoksa hafıza da yoktur. Hafıza yoksa gelecek doğru yön bulamaz.”

Beykoz Üniversitesi ile Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı iş birliğinde gerçekleştirilen, “Türkiye’de Arşivciliğin Bugünü ve Yarını, Kadınların Arşivlerdeki Yeri” Sempozyumu 10-11 Nisan 2021 tarihinde yapıldı. Arşivlerden günümüze uzanan süreçte “kadın” ve “arşivcilik” konusuna derinlemesine bakıldığı iki günde 18 oturum gerçekleşti. İlk gün Genel Arşivcilik, ikinci gün ise Toplumsal Cinsiyet ve Arşivcilik olmak üzere iki ana tema altında, 65 bildiri sunuldu. Sempozyumun amacı ise öncelikle Türkiye’de arşivciliğin bugünü ve yarınıyla ilgili sorunların, konuların ve yeni yaklaşımların ele alınabileceği bir tartışma platformu yaratmak, sonrasında ise kadınların arşivlerdeki yerini sorgulamak olarak belirlenmişti.

Açılış konuşmasını Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman’ın yaptığı sempozyumda Durman; “Türkiye’de Arşivciliğin Bugünü ve Yarını, Kadınların Arşivlerdeki Yeri Sempozyumu’nu alanında ilk olması ve üniversitemizin ev sahipliğinde gerçekleşmesi sebebi ile oldukça önemsiyoruz. Çünkü bizler için çok değerli bir alana odaklanıyor. Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı iş birliği ile hayata geçen bu sempozyumun geleneksel hale gelmesini diliyorum. Ayrıca üniversitemizde idari kadroda çalışanlarımızın %50’si, akademik ve idari birim yöneticilerimizin ise %70’inin kadın yöneticilerden oluşmasından gurur duyuruyor, kadınların yaşamın her alanında daha fazla iş gücüne katılımını ve liderliğini destekliyoruz.” açıklamasında bulunurken bilgi ve deneyimlerini paylaşan konuşmacılara, bildirilerini sunan tüm meslektaşlarına, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen düzenleme kurulu ve idari kadroya teşekkür etti.

Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Füsun Ertuğ ile devam etti. Ertuğ; sempozyuma destek veren Rektör Prof. Dr. Mehmet Durman’a ve sempozyumda emeği geçen herkese teşekkür ederek konuşmasına başladı. Katılımcıları 1980’lere götürerek, Türkiye’de kadın hareketinin başlangıcına yönelik; kendi soruları ve sorunlarının çözümünü Batı’daki hem cinslerini okuyarak, onların yazdıklarını çevirerek öğrendikleri değerlendirmesinde bulundu. Ertuğ; resmi tarihin kadınlar tarafından yazılmadığına dikkat çekerken kadınlara ait belgelerin arşivlerde görünmez durumda olduğuna da değindi. 80’lerin sonunda Türkiye Kadın Hareketi’nin en önemli kazanımları içerisinde; kadın odaklı kurumların hayata geçirilmesi olduğunu katılımcılar ile paylaştı.

Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın 1989 yılında, kadın hareketinin ivmesi ile beş kadın öncülüğünde kadın mücadelesini belgelemek, arşivlemek ve gelecek kuşaklara aktarabilmek adına kurulduğunu ve kadınların sorularının yanıtlarını bulmasının ancak kadın arşivlerinin sayısının artması ile söz konusu olabileceğinin altının çizdi. Vakfın, Cumhuriyet öncesi çıkarılmış pek çok kadın dergisinin çevirilerinin yapılıp yeni kuşakların erişimine sunduklarını da paylaştı. 2010 yılında başlayan “Kadınların Belleği Projesi” nin gönüllü çeviri ekibi ile devam ettiğini ve proje kapsamında her sene bir cilt daha yayınlandığını kaydetti.

“Toplumsal Cinsiyet ve Arşivcilik’’ kapsamında konuşan Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Kurucu Üyesi Aslı Davaz sempozyum amacını; Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’nın 30 yıldır devam eden çalışmalarının teorik çerçevesini tanıtmak ve özellikle 50 yıldır gündemde olan toplumsal cinsiyet ve arşivcilik konularını ele alıp, tartışma platformu oluşturmak olduğunu aktardı. Arşivlerin; tarih boyunca belgelerin korunduğu, tarafsız mekân ve kurullar olarak kabul edilmiş özellikle resmi arşivlerde ağırlıklı olarak erkeklerin ve onların tarihini ön plana çıkarılmış olduğundan söz ederken “Feminist tarihçiler bu kurumlarda kadın tarihinin çoğunlukla yok sayıldığını ortaya çıkardılar ve arşivlerde kadınları görünür kılmak ya da eksik temsilinin açığını kapatmak için yeni çalışma yöntemlerini ortaya koydular. Ayrıca toplumsal cinsiyet eşitliğine, arşivcilik alanındaki uygulamalarda ön plana çıkmasına katkı sağladılar. Bu anlamda toplumsal cinsiyet ve arşivcilik konularının ilk kez bir sempozyum kapsamında ele alınacak.” dedi. 

Beykoz Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Birsen Talay Keşoğlu ‘‘Aile Arşivlerinde Kadınlar” çerçevesinde konuştu. Aile arşivlerinden bahseden Keşoğlu; 1960’lardan bu yana aile tarihine olan ilginin özellikle sözlü tarh yönteminin ortaya çıkması ve sosyal tarih çalışmalarının akademik alanda tarih yazımının gelişmesi ile görünür olduğuna dikkat çekti. Keşoğlu; “Aile kavramı; muazzam bir ideolojik güç taşır. Bu bağlamda bakıldığı zaman kadınlar aile içinde; kız çocuk, kardeş, eş ya da anne olarak yer alırlar. Aileyi toplumsal, sınıfsal, kültürel, tarihsel ve dönemsel değerlendirmek gerekli. Bu sebeple aileyi tanımlamak çok da kolay olmuyor. Ayrıca aile tarihi araştırmalarına bakıldığı zaman, birçok işlevi olduğunu ve bu işlevlerden aile şeceresi yoluyla geçmişe bağlanmanın bireysel kimliğin inşasında çok önemli bir yerde durduğunu görmek mümkün.” şeklinde konuştu.

Keşoğlu, kadınlar tarafından daha çok günlük, anı defterleri gibi evde tutulan ve kısmen daha düşük ekonomik nesnelerin saklanması ile ilgili olduklarını paylaşırken erkeklerin ise ekonomik değeri olan nesneleri sakladığı sonucuna da ulaşılabildiğini açıkladı. Bu noktadan hareket ile kadının aile tarihinin taşıyıcısı olduğunu ifade etti.

“Arşiv Yetersiz Kalınca: Resim ve Objelerin Kadın Tarihindeki Önemi” çerçevesinde ise İbn Haldun Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suraiya Faroqhi, tarih içerisinde kadınların tasvirlerinde yer alan değişikliklere değinerek konuştu. Faroqhi, değişen güzellik anlayışının yanı sıra moda geçişleri üzerinde de durdu. 18. yüzyıldan itibaren kadınlar ile ilgili arşiv bilgisi çoğaldığını aktardı. Taşradan merkeze doğru gidildiği taktirde kadınların varlığının azaldığını ekledi. Tarihsel süreç içerisinde kadınların arşivlerdeki yerini görmek adına resim ve objelere göz atmanın faydalı olacağı bilgisini verirken Sadberk Hanım Müzesi’nde sergilenen kadın giysisi görseli üzerinden moda detayı gibi görünen nakışların zaman ve mekân genişliğine de vurgu yaptığını paylaştı.

Abdullah Buhari’nin 18.yüzyıl ortalarında zarif bir kadın tasvirinden bahsederken tasvirlerin güzellik idealleri hakkında arşivsel nitelikte bilgi aktardığını ve tüm tasvirlerde aslında erkeklerin kadınlar üzerindeki düşüncelerini ortaya koyduğunu, toplumsal cinsiyet bağlamında katılımcılar ile paylaştı.

Açılış konuşmacılarından Marmara Üniversitesi Bilgi Belge Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tûba Çavdar Karatepe ‘’Arşiv Kullanıcıları ve Arşivciler’’ adlı konuşması ile arşiv, hafıza ve bellek kavramlarının Sosyal Bilimlerin farklı disiplinlerinde yapılan çalışmalarında görüldüğünü aktardı. Karatepe; “Kütüphaneler, arşivler, sahaflar, koleksiyonerler, aileler ve kişiler özel arşiv malzemesi diye adlandıracağımız bilgi taşıyıcılarına farklı bir gözle bakmaya başladılar. Yıllardır bünyelerinde özel arşivleri bulunduran kurumlar zaten bu malzemenin önemini biliyorlardı.” dedi.  Özel arşivlere karşı ilginin oluştuğuna değinen Karatepe, özel arşivler için malzemenin dağılmadan arşivleşmesine katkı sağlandığına vurgu yaparken bu uygulamalarda kural ve ilkelerden ödün vermeden çalışmaları yapılmasına dikkat çekti. Üniversiteler ve akademisyenler olarak iyi arşivcilerin yetişmesi için hazır olduklarını belirtirken; kullanıcı dostu uygulamaların daha çok ve standartlara uygun geliştireceklerini de ifade etti.

Bu içerik 12/04/2021 tarihinde güncellenmiştir.

HABERDAR OLUN

Beykoz Üniversitesini yakından takip etmek çok kolay, yapman gereken tek şey mail adresini bizimle paylaşmak. Haftalık bülten ile yaklaşan etkinlikler, haberler ve daha birçok konudan anında haberdar olabilirsin.

Tercih Danışmanlığı